11872953_10153530905893967_1902802348_n

Bu sene bu hastalık nedeni ile 15’ten fazla yavru köpek kaybettik. Lütfen belirtileri iyi okuyun, kampüste böyle belirtileri olan hayvan olursa barınağı ya da belediyeyi değil bizin arayın. 

Veteriner Hekim Tarık Akan’ın makalesinden alıntıdır.

Kaynak: Cat&Dog Dergisi, Mayıs 2015 sayı 39.

“Bir çok hayvan sahibinin karşılaştığı bir hastalıktır Canine Distemper. Hayvan sahipleri “Köpeklerde Gençlik Hastalığı” diye duymuşlardır çoğu kez adını. Hastalık daha çok 6 aylıktan küçük köpeklerde görülse de 2 yaşına kadar aşılanmamış köpekler de risk altındadır.

Hastalık Beş Formda Seyreder

Göz Formu: Hastanın göz akıntısı mukoprulenttir ve göz kapakları yapışıktır. Gözlerinin içi koyu kırmızıdır. Bu belirtiler ilk semptom olduğundan burada konulacak teşhis hastanın hayatını kurtarmakta oldukça önem taşır.

Solunum Sistemi Formu: Bu formda en büyük problem, hastanın burun deliklerinin mukoprulent sıvıyla tıkanmasından dolayı solunum yapamaması ve iştahında ani kayıp oluşmasıdır. Köpekler bu durumda iyi beslenemediğinden halsizleşirler ve bu yüzden enfeksiyon hızla ilerler. Daha sonra bronşlar da iltihaplanır. Köpeklerde ciddi öksürük ve akıntı başlar.

Deri Formu: karın altı, ayak tabanları gibi tüysüz deride ülserler şekillenir. Kabul kaldırıldığında altı ıslak ve yara şeklindedir. Hayvanın bulunduğun yerin hijyeni ve sıcaklığı çok önemlidir.

Sindirim Formu: Genelde ishal, kusma ve iştahsızlık minik dostunuzun kötüye gitmesine neden olur.

Sinirsel Formu: Hastalığın son aşamasıdır. hayvanda geri dönülmez hasarlar bırakır. Bu noktada hayvanı geri döndürmek çok zordur. Köpeğin tüm sistemleri çökertmeye çalışan bir hastalıktır.

Hastalığın seyri bir çok sistemde biranda ilerlediğinden başka hastalıklarla karıştırılabilir. Geliştirilen hızlı testler hastalığın teşhisinde kolaylık sağlar.

Aşı ile hastalıktan koruyun. Hastalıktan korunmanın en kolay ve en iyi yolu aşılamadır. 8 haftalık köpeklerde bir aşı programına başlatılması, yavruların aşı bitmeden başka yavrularla iletişimde olmaması, hijyenik ortamlarda yetiştirilmeleri önemlidir.

Hastalığın en kötü özelliği bulaşıcı olmasıdır. Hastalığın ilk aşamasında kanda daha sonra vücut sıvılarında hastalık etkeni bulunmaktadır ve etrafa bulaşmaktadır. (başka köpekleri kast ediyor, insanları değil) Aşılanmamış yavrulara burun, göz, sıvı akıntısı ve dışkı ile bulaşabilir. Mama ve su kabı, yatak hastalığın bulaşmasına neden olabilir. Hastalık dezenfektanlara karşı dirençsizdir.

Göz ve deri formu hayvan sahipleri tarafından önemsenmez, genelde sindirim formuna geçip hastalık şiddetlendiğinde hayvanlar kliniğine getirilir. Bu halde gelen köpek için bıçak sırtı bir durumdur.”

…………..

Bu yazı haricinde deneyimlerimizi de paylaşmak istiyoruz. Yavru ya da aşısız köpekler barınaktan çıkarıldıktan sonra diğer aşısız köpeklerle temas ettirilmemelidir. Barınaktan çıkartılan hayvan hemen aşılanmamalı, barınaktan çıkarıldıktan en az 10 gün sonra aşıya başlanmalıdır. Aksi takdirde barınakta bu hastalık bulaşmışsa aşı hastalığı hızlandırıp ölümüne neden olabilir. Sokakta ya da evde baktığınız köpekleri zamanı geldiğinde aşılatmak çok önemlidir. Barınaklar aşıları ücretsiz yapmaktadır.

Sokakta beslenen köpeklerin aşılanana kadar barınağa götürülmesine izin vermeyin. Barınakta bu hastalığı kapma oranı çok yüksek. Hastalık hemen teşhis edilemediği için gerçekten acılar içerisinde kıvranarak ölüyorlar ya da kalıcı tiklere sahip oluyorlar. Bu tikler nedeni ile sokakta yaşayamaz hale geliyorlar. Yine bu tikler yüzünden kimse onları sahiplenmediği için de hayatlarının sonuna kadar barınak kafesinde yaşamak zorunda kalıyorlar.

Hastalık teşhisi konmuş köpeklerle ilgilendikten sonra ellerinizi, kıyafetlerinizi iyi dezenfekte etmelisiniz. Dezenfekte ettikten sonra diğer köpeklerle ilgilenin. Hastalık görülen yerdeki tüm eşyalar çöpe atılmalı, bulundukları yer kireçlenmelidir.