Ara

ODTU Hayvan Dostları

ODTU Kampüs gönüllüleri

Etiket

odtü

Şikayet ettiğiniz köpeğe barınakta neler olur?

12805753_981393275272555_861187934783351027_n

 

Lütfen bir dakikanızı ayırıp okuyun🙏🏻
belediyeyi arayıp alın bu köpeği buradan diye şikayet ettiğinizde ya da “hayvan ambulansı” diye tanıtılan 153’ü aradığınızda o köpeğe neler oluyor:
 
#Repost @hayvan_kurtarma_melegi
“BİR KÖPEĞİN BARINAĞA İLK GELİŞİ..
1- Önce korkudan ya büyüğünü, ya küçüğünü yapar.
2- Titremeye başlar.
3- Gözleri fal taşı gibi açıktır.
4- Bölmeye yerleştirildiğinde, kapının ağzından öteye gitmez. İki üç gün orada bekler.
5- Ağlamaya başlar çıkarın diye, saatlerce günlerce hem de…
6- En az 2 gün, ne yemek yer, ne su içer.
7- Diğer köpeklerden korkar.
8- Günler geçtikçe ortama ayak uydurmaya çalışır.
9- Kolay ayak uyduramaz, diğer köpekler onu hırpalar. Hatta bir gece bakmışsınız ki boğmuşlar.
10- Yemek verilme sırasında, yemek yemeye çekine çekine gelir diğer köpeklerin yanına.
11- Artık hastalık ve diğer köpeklerin güç gösterisi başlar üstünde.
12- Hayatta kalırsa alışması, günleri, ayları alır.
13- Sahipliyse terk edilen, zaten kahrından ölür. Bile bile intihar eder. Yemez, içmez, kalkmaz, dolaşmaz…
14- Yaşamayı başardıysa, artık alışmıştır ortama. O gözlerdeki korkuyu, umutsuzluk almıştır ve hiçbir zaman, bir daha gülmez oradayken gözlerinin içi…
(“Ayy ne bu köpekler ayooll, alıp barınaklara toplasınlar şunları” demek yerine, yemek artıklarınızı kıyıya köşeye bırakın, itip kakmak yerine sevgi gösterin. Barınaklar gül bahçesi değil, hastalık, pislik yuvası; barınma yeri değil, hayvan hapishanesidir.)”
PAYLAŞMANIZ DİLEĞİYLE!

SOKAK KEDİ VE KÖPEKLERİ İÇİN PAPARA YAPIN

Kaynak:  Engelli Hayvanları Koruma ve Hayvan Hakları Derneği sayfasından alınmıştır. Orijinal metin için tıklayınız.

1934256_661401937333371_4518944098921390309_n

“Kış kara yüzünü, soğuğunu göstermeye başladı. Şehirlerde kar olmasa da, her yer dondurucu soğuk bugün. Rüzgâr kelimenin tam anlamıyla kesiyor. Özellikle geceleri sokaktaki hayvanlar için bir ölüm-kalım savaşı. Sokak hayvanları için yapabileceklerinizin kısa bir listesi:

SOKAK KEDİ VE KÖPEKLERİ İÇİN PAPARA YAPIN.
Sokaktaki kedi ve köpekler için paparaya yapabilirsiniz. Karınları tok olan hayvanlar soğuğa daha çok, daha kolay dayanır. Papara için: Makarna, bulgur, mercimek, ciğer kullanabilirsiniz. Ekmek ve süt de olur. En önemlisi, papara tam soğumadan içine ZEYTİNYAĞI damlatın. Bu, paparanın donmasını önler. Ayrıca kuyrukyağı da -pahalıdır ama alabilirseniz özellikle orman ve otoyol kenarı gibi yerlerde işe yarar- hayvanların derilerinin hemen altındaki yağ tabakasının kalınlaşmasını sağlar; bu da donmalarını önler.

KUŞLAR İÇİN EKMEK BIRAKIN.
Kar yağdığında hep kedi-köpekleri düşünürüz ama kuşları unuturuz. Halbuki onlar nasiplerini alırlar bu mevsimden. Aç kalırlar. Toprak karla kaplandığında, bulup yiyemezler. Kuşlar için AĞAÇLARIN DALLARINA EKMEK ASIN.

Hem kedi-köpekler hem de kuşlar için kaplar içinde su bırakın. Suların içine de zeytinyağı damlatabilirsiniz. Zeytinyağı, suyun donmasını önler.

AYRICA özellikle yaşlı ve düşkün hayvanları, yavruları, yavrulu anneleri alabildiğiniz kadar kuru ve güvenli yerlere alın. Sadece geceleri apartman içine almak bile, bu hayvanların o geceyi canlı çıkarması demektir.

“Sokak kedisi/köpeği üşümez” lafına kanmayın. Üşürler. Donarlar. Donarak ölürler. Hayvanlara hiçbir yaşam alanı ve hakkı bırakmadığımız bu dünyada, onları korumak ve kollamak, her zamankinden daha çok sorumluluğumuzdur.”

Neden Kısırlaştırılmalı?

Kaynak: VTM Facebook Sayfası

12144839_872272559546339_7834076586754587272_n

Ayrıca tıklayınız: Kısırlaştırmaya Dair Bilmeniz Gereken Her Şey

Kısırlaştırmaya Dair Bilmeniz Gereken Herşey

Kaynak: VTM resmi sayfası

vtm-kisirlastirma-bilgileri

I. Günümüzde kedi ve köpeklerde kısırlaştırma ile ilgili pek çok bilimsel gerçek ve bu işlemin sağlayabileceği sağlıksal avantajlar açığa kavuşmuş ve ortaya konmuş olmasına rağmen hala çok sayıda kedi ve köpek sahibi “YYB”lerin (yaygın yanlış bilinenler) veya “YYD”lerin (yaygın yanlış düşünceler) etkisi altında kalarak kısırlaştırma kararı vermekte oldukça zorlanıyorlar. Bu konunun önemini vurgulayacak bilgiler ve ayrıca uyguladığımız operasyon prosedürleri gibi detayları II. bölümde bulabilirsiniz. İlk bölümde dişi ve erkek, kedi ve köpeklerde kısırlaştırmanın faydalarını kısaca maddeler halinde aktarıp “YYB” ve “YYD” lere değineceğiz.

Kedi ve Köpeklerde Kısırlaştırmanın Faydaları (♀=dişi; ♂=erkek)

♀ Kızgınlık (östrus) belirtileri göstermeyecek, dolayısıyla erkekleri uyarmayacak, evinizde kanamaya bağlı kirlilik yaratmayacaktır.

♀, ♂ Eşleşme isteğine bağlı problemler ( evden kaçma, yüksekten atlama veya düşme, aşısız hayvanlardan hastalık bulaşması, vb.) önlenecek veya büyük ölçüde azalacaktır.

♀ gMeme tümörü, yumurtalık ve rahim kanseri riskleri elimine edilecek veya azaltılacaktır. (özellikle ergenlik öncesi (prepubertal dönemde) kısırlaştırılırlarsa)

♀, ♂ Plansız kedi ve köpek yavrularının sayısı

♀, ♂ Daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmalarına yardımcı olacaktır. ( kısırlaştırmanın köpeklerde 1-3; kedilerde 3-5 yıl kadar ömürlerini uzattığı kaydedilmiştir!)

♂ Eşleşme isteğine bağlı olarak sık karşılaşılabilecek problemler önlenebilecek veya azaltılmış olacaktır. Özellikle kedilerde görülen spreyleme veya işaretleme (kötü kokulu-feromonlu- idrar yapmaları), kaçma, kavga edip yaralanma, trafik kazası bu problemlerin başında sayılabilir.

♂ Testis kanseri riski ortadan kaldırılıp, prostata ilişkin hastalıkların da riski büyük ölçüde azaltılmıs olacaktır.

Bilinmesi gereken önemli noktalar:

* Kediler, insanlardan 45; köpekler ise 15 kat daha fazla üreme yeteneğine sahiptir! Yani üremek için değil, her birinin sağlıklı ve iyi koşullarda yaşamalarını mümkün kılabilmek amacıyla sağlayabileceğimiz şartlar için biz insanlara ihtiyaç duyarlar. Bu şartların sağlanabilmesi, üreme hızları göz önünde bulundurulursa ancak sayılarının artış hızının önüne geçmek, sayılarının
artmasına izin vermemek-yani kısırlaştırma ile mümkün olabilecektir.

* Trafik kazası geçiren köpeklerin %85’i kısırlaştırılmamış köpeklerdir.

* Kısırlaştırılmamış sokak kedilerinin yaşam ömrü ortalama 2 yılın altındadır. (FIV-Feline Immune defficiency Virus, en çok ısırık yaralarıyla bulaştığı ve kısır olmayan erkek kedilerin daha çok kavga ettikleri bilinmektedir.)

“YYB” ve “YYD” ler:
– Bir kez doğum yaptıktan sonra kısırlaştırılmaları daha sağlıklıdır – YANLIŞ İlk kızgınlık dönemi veya cinsel olgunluğa ulaşmadan önceki dönem kısırlaştırılan dişi kedi ve köpekler daha sağlıklı ve uzun yaşarlar!

– Kilo alırlar- KISMEN
Kısırlaşmanın beden ağırlığına etkisi en fazla %30’dur. Kilo almanın asıl sebebi fazla besleme ve yetersiz egzersizdir!

-Kedim/köpeğim çok özel olduğu için aynen onun gibi bir kedi/köpek istiyorum-YANLIŞ Yavruların, anne ve babalarının kopyası olma olasılığı pek yoktur. Profesyonel yetiştiriciler dahi bunu garanti edemezler.

– Doğum olayının mucizesini çocuklarımın öğrenmesini istiyorum- YANLIŞ Trafik kazası,vb. sebeplerden ölen veya ötenazi uygulanan binlerce hayvanın varlığı, yani ölüm, doğumun mucizesini gölgede bırakabilir; çocuklarınıza her bir hayatın değerli ve özel olduğunu öğretin

-Köpeğimin koruma yapmasını istiyorum, kısırlaştırılırsa yapmayacağını düşünüyorum-YANLIŞ Aile ve evini koruma köpeklerde doğal bir içgüdüdür. Köpeklerin kişilik özellikleri seks hormonlarından ziyade genetik ve çevresel etkiler ile şekillenir.

– Erkek kedi/köpeğimin daha az erkek hissetmesini istemiyorum- YANLIŞ Köpeklerin cinsiyet kimliği veya ego gibi mevhumları yoktur. Kısırlaştırılan kedi/ köpeklerin temel kişilikleri değişmez. Duygusal reaksiyon veya kimlik bunalımı gibi hisler geliştirmezler.

– Kedimin/köpeğimin doğasına müdahale etmek istemiyorum-YANLIŞ Kediniz/köpeğiniz sizin tarafınızdan besleniyorsa, sağlık problemleri ve bakımları ile siz ilgileniyorsanız, evinizde veya bahçenizde yaşıyorsa zaten doğasına müdahale etmiş bulunuyorsunuz demektir!

II. Kedi ve köpek sahiplerinin kısırlaştırma konusunda karar vermesi yanlış bilinen veya bilinmeyen pek çok konudan dolayı oldukça zor olabilmektedir. Bunu konuda karar vermeye yardımcı olabilecek bazı bilgiler aktarmakta fayda var:

Evcilleşme sürecinde kedi ve köpeklerde üreme döngüleri de dahil olmak üzere pek çok değişiklik olmuştur. Evcil hayvanların eşleşme güdüleri duygulara ve hislere değil tamamen içgüdülere dayanmaktadır. İçgüdüleri onlara, kimyasal bağlantılar aracılığıyla türlerinin devamını sağlamak için üremeleri/çoğalmaları gerektiğini söyler. Yabani hayatta bir türün ne sıklıkta üreyeceğini de doğanın dengesi belirler. Ancak kedi ve köpekler artık yabani ekosistemin bir parçası değildirler, dolayısıyla bu temel içgüdü artık ne olması gereken ortamda ne de olması gereken doğal dengede gerçekleşmektedir. İşte bu dengesizlikten dolayı üreme dönemleri artık doğanın kontrolünden çıkmıştır. Kedi ve köpeklerin üreme hızı o derece yüksektir ki her yıl doğanların ayrı ayrı her biri için uygun yaşama koşullarının sağlanabilmesi olanaksızdır. Kedi ve köpek sahipleri bu aşırı popülasyonla bir ilişkilerinin olmadığını düşünebilirler. Ancak
kısırlaştırılmamış bir kedi veya köpek sahibi bu aşırı nüfus sorununun potansiyel bir parçası demektir. Bu problemin kontrol altına alınabilmesi için tüm kedi/köpek sahipleri bu konuda bilinçli ve duyarlı olmalıdır. Bu sorunun bir parçası mı, çözümün bir parçası mı olma kararını verecek olanlar kendileridir.

Dişi kedi ve köpekler

Genellikle en erken 6 aylık olduklarında eşleşebilir ve hamile kalabilirler. Dişi bir kedi yılda 4 kez kızgınlığa girebilir ve bu durum hem kedi hem de sahibi için oldukça rahatsız edici bir hal alabilir. Dişi köpekler ise yılda 2 kez kızgınlık dönemi geçirirler. Kedi ve köpekler işte bu kızgınlık dönemlerinde erkeğin dikkatini çekmek amacıyla kokular yayabilir ve eşleşmek için kaçmaya dahi çalışabilirler. Erkek sokak köpekleri, kızgınlıkta olan bir dişi ev köpeğinin bulunduğu bölgede kavga edebilir, iz bırakmak amacıyla evin kapısına/yakınına idrar yapabilirler. Gebe kaldıkları taktirde dişi kediler 2 ila 10, köpekler ise 2 ila 20 yavru doğurabilirler. İşte problem tam da bu noktada başlar. Her bir bebeğe uygun yerlerin/sahiplerin bulunması ve anne de dahil olmak üzere yeniden oluşabilecek gebeliklerin önüne geçilebilmesi için hepsinin kısırlaştırılması gerekecektir.

Erkek kedi ve köpekler

Yaklaşık 6 aylıkken eşleşebilirler. Dişiler gibi belirli kızgınlık dönemleri yoktur, kızgınlıkta( östrusta) bir dişi olduğu sürece yılın her anı veya döneminde eşleşebilirler. 6 aylık dönemde ergenlik dönemine giren erkek kedi ve köpeklerde hormonlara bağlı olarak hayat boyu sürebilen alışkanlıklar haline dahi gelebilecek bazı davranış problemlerinin başlangıcı sık görülmektedir. Yaşam alanlarını işaretlemek için evin içine kötü kokulu idrar yapabilirler. Bazılarında ise aşırı baskın veya agresif davranışlar görülebilir. Kızgınlık dönemindeki bir dişi arayışı için evden kaçabilirler. Bu heyecanlı arayış sırasında hayatlarına mal olabilecek tehlikelerle karşılaşabilirler. Ayrıca tabii sahipli veya sahipsiz dişi köpekleri gebe bırakabilirler!

Operasyon

Dişi ve erkek kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması güvenli, tek seferlik ve en sık yapılan operasyonlardandır. Ancak bir açık karın içi (abdominal) cerrahidir ve mutlaka tam steril şartlarda ve uzman cerrahlar tarafından yapılmalıdır. Maalesef her yıl birçok peritonit (karın zarı iltihabı), ameliyat sonrası fıtık ve ‘Ovarian Remnant Sendrom’ yani yumurtalık kalıntı sendromu vakası merkezimize getirilmektedir. Lütfen unutmayın bu rutin operasyonun komplikasyonları da hayati hal alabilmektedir.

Dişi kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması:

“Ovariohysterectomy” olarak adlandırılan bu operasyon yumurtalıklar, yumurta kanalı, rahim ve serviks(rahim ile vajina arasındaki bölge) ‘in uzaklaştırılması anlamına gelir.

Erkek kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması:

“Orchidectomy” veya “kastrasyon” adı verilen bu operasyonda testisler, epididimis ve sperm kanalları uzaklaştırılır.

Uygun kısırlaştırma zamanı

Kedi ve köpekler en erken 8 haftalık olduklarında güvenle kısırlaştırılabilirler. Bu operasyonlar hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak aslında herhangi bir yaşta (8 haftalıktan itibaren) genel anestezi altında gerçekleştirilebilir. Unutmayın seksüel erişkinliğe ulaşmadan ameliyat edilmeleri meme ve prostat kanseri riskini neredeyse sıfıra indirmektedir.

Operasyon ve bakım süresi

Operasyon süresi 20 ila 60 dakikadır ve hastaların çoğu, operasyonu- aynı gün taburcu edilebilecek kadar- iyi tolere ederler. (Dişi kedi ve köpeklerin operasyonu nispeten erkeklere göre daha büyük çaplı olduğu için 1 gün hospitalize edilmelerinde yarar vardır.) Operasyon yarası 7-10 günde iyileşir ve bu süreçte yara bölgesinin korunması şarttır (bandaj veya yakalık ile). Erkek kedilerde çoğu kez yakalığa dahi ihtiyaç duyulmaz. Merkezimizde sağladığımız steril operasyon koşulları sebebiyle ameliyat sonrası herhangi bir antibiyotik uygulamasına gerek olmamaktadır.

Kısırlaştırmanın, kedi ve köpeklerin davranışlarına yansıyan olumlu katkıları
Önerilen en erken yaşta kısırlaştırma kedi ve köpeklerde görülen, eşleşme isteğine bağlı olarak oluşan çevreye idrar yapma, baskın ve agresif davranışlar, kaçma isteği gibi sıkıntılı davranışların önüne geçilmesinde yardımcı olur veya tamamen ortadan kaldırır.

Kedi ve köpek sağlığına olumlu katkıları
Bazı ciddi ve tedavi edilmesi zor ve masraflı hastalıkları önleyebilmektedir. Kısırlaştırılmamış dişi kedi ve köpeklerde rahim, yumurtalık ve meme kanserinin yanı sıra oldukça tehlikeli olan “pyometra”( rahim iltihabı) gibi hastalıkların riski çok yüksektir. Kısırlaştırılmamış erkeklerde ise testis kanseri ve prostat hastalıklarının görülme riski vardır. Kedi veya köpeğinizin kısırlaştırılması, işte bu hastalıkların %90 oranda önüne geçilebilmesi mümkündür.

Sevgili dostunuzun daha sağlıklı, uzun ömürlü bir hayat geçirmesini sağlamak ve uzun vadede maddi/manevi giderlerini azaltmak için doğru bir seçim yapın ve kedinizi veya köpeğinizi kısırlaştırın!

VET.HEK.DR.SEDA SADAK

Köpeklerde Gençlik Hastalığı

11872953_10153530905893967_1902802348_n

Bu sene bu hastalık nedeni ile 15’ten fazla yavru köpek kaybettik. Lütfen belirtileri iyi okuyun, kampüste böyle belirtileri olan hayvan olursa barınağı ya da belediyeyi değil bizin arayın. 

Veteriner Hekim Tarık Akan’ın makalesinden alıntıdır.

Kaynak: Cat&Dog Dergisi, Mayıs 2015 sayı 39.

“Bir çok hayvan sahibinin karşılaştığı bir hastalıktır Canine Distemper. Hayvan sahipleri “Köpeklerde Gençlik Hastalığı” diye duymuşlardır çoğu kez adını. Hastalık daha çok 6 aylıktan küçük köpeklerde görülse de 2 yaşına kadar aşılanmamış köpekler de risk altındadır.

Hastalık Beş Formda Seyreder

Göz Formu: Hastanın göz akıntısı mukoprulenttir ve göz kapakları yapışıktır. Gözlerinin içi koyu kırmızıdır. Bu belirtiler ilk semptom olduğundan burada konulacak teşhis hastanın hayatını kurtarmakta oldukça önem taşır.

Solunum Sistemi Formu: Bu formda en büyük problem, hastanın burun deliklerinin mukoprulent sıvıyla tıkanmasından dolayı solunum yapamaması ve iştahında ani kayıp oluşmasıdır. Köpekler bu durumda iyi beslenemediğinden halsizleşirler ve bu yüzden enfeksiyon hızla ilerler. Daha sonra bronşlar da iltihaplanır. Köpeklerde ciddi öksürük ve akıntı başlar.

Deri Formu: karın altı, ayak tabanları gibi tüysüz deride ülserler şekillenir. Kabul kaldırıldığında altı ıslak ve yara şeklindedir. Hayvanın bulunduğun yerin hijyeni ve sıcaklığı çok önemlidir.

Sindirim Formu: Genelde ishal, kusma ve iştahsızlık minik dostunuzun kötüye gitmesine neden olur.

Sinirsel Formu: Hastalığın son aşamasıdır. hayvanda geri dönülmez hasarlar bırakır. Bu noktada hayvanı geri döndürmek çok zordur. Köpeğin tüm sistemleri çökertmeye çalışan bir hastalıktır.

Hastalığın seyri bir çok sistemde biranda ilerlediğinden başka hastalıklarla karıştırılabilir. Geliştirilen hızlı testler hastalığın teşhisinde kolaylık sağlar.

Aşı ile hastalıktan koruyun. Hastalıktan korunmanın en kolay ve en iyi yolu aşılamadır. 8 haftalık köpeklerde bir aşı programına başlatılması, yavruların aşı bitmeden başka yavrularla iletişimde olmaması, hijyenik ortamlarda yetiştirilmeleri önemlidir.

Hastalığın en kötü özelliği bulaşıcı olmasıdır. Hastalığın ilk aşamasında kanda daha sonra vücut sıvılarında hastalık etkeni bulunmaktadır ve etrafa bulaşmaktadır. (başka köpekleri kast ediyor, insanları değil) Aşılanmamış yavrulara burun, göz, sıvı akıntısı ve dışkı ile bulaşabilir. Mama ve su kabı, yatak hastalığın bulaşmasına neden olabilir. Hastalık dezenfektanlara karşı dirençsizdir.

Göz ve deri formu hayvan sahipleri tarafından önemsenmez, genelde sindirim formuna geçip hastalık şiddetlendiğinde hayvanlar kliniğine getirilir. Bu halde gelen köpek için bıçak sırtı bir durumdur.”

…………..

Bu yazı haricinde deneyimlerimizi de paylaşmak istiyoruz. Yavru ya da aşısız köpekler barınaktan çıkarıldıktan sonra diğer aşısız köpeklerle temas ettirilmemelidir. Barınaktan çıkartılan hayvan hemen aşılanmamalı, barınaktan çıkarıldıktan en az 10 gün sonra aşıya başlanmalıdır. Aksi takdirde barınakta bu hastalık bulaşmışsa aşı hastalığı hızlandırıp ölümüne neden olabilir. Sokakta ya da evde baktığınız köpekleri zamanı geldiğinde aşılatmak çok önemlidir. Barınaklar aşıları ücretsiz yapmaktadır.

Sokakta beslenen köpeklerin aşılanana kadar barınağa götürülmesine izin vermeyin. Barınakta bu hastalığı kapma oranı çok yüksek. Hastalık hemen teşhis edilemediği için gerçekten acılar içerisinde kıvranarak ölüyorlar ya da kalıcı tiklere sahip oluyorlar. Bu tikler nedeni ile sokakta yaşayamaz hale geliyorlar. Yine bu tikler yüzünden kimse onları sahiplenmediği için de hayatlarının sonuna kadar barınak kafesinde yaşamak zorunda kalıyorlar.

Hastalık teşhisi konmuş köpeklerle ilgilendikten sonra ellerinizi, kıyafetlerinizi iyi dezenfekte etmelisiniz. Dezenfekte ettikten sonra diğer köpeklerle ilgilenin. Hastalık görülen yerdeki tüm eşyalar çöpe atılmalı, bulundukları yer kireçlenmelidir.

ODTÜ’ye Hoş Geldiniz! Welcome To METU

10600496_10205446470311019_8039547480495112968_n   Scroll down for English
Tüm genç ‪#‎ODTÜ‬ ‘lülere selam!
4 tarafı ormanla çevrili güzel kampüsümüzde bir sürü hayvan dostumuz yaşıyor. Biz ODTÜ PATİ DOSTLARI olarak onların beslenmesi, sağlıklı ve güvenli yaşaması için çalışan bir grubuz. Gerçi bu yıl kaplumbağadan kargaya güvercinden kirpiye bir çok patisiz hayvan dostumuzla da haşır neşiriz:) Kampüste ve ormanda bir sürü kedi, köpek, kaplumbağa, tilki, kirpi ve çok çeşitli kuşlar yaşıyor.
Hepsinin aşıları, iç-dış parazit uygulamaları tam, sağlıklı ve tatlı huylular 🙂 İnsanları sahipleri bilirler. Onları genelde yurtlar bölgesinde, bölümlerde veya toplulukların orada görebilirsiniz 🙂 Gıdılarının, göbeklerinin okşanmasına bayılırlar, biraz mamanız varsa da hayır demezler 🙂 Ormanda yaşayan da çok sayıda köpek var, ama kampüs merkezini evi, öğrencileri ailesi bilen bu bebişlerimiz sayesinde kampüs merkezine kadar pek giremiyorlar. Bu da aslında ısırılma diye bir şey olmamasını sağlıyor.  Tasması olanların tasmasında adı yazar, dişilerin kırmızı, erkeklerin mavi kemik şeklinde isimlikleri vardır 🙂
Peki biz ne mi yapıyoruz? Biz köpeklerimizi, kedilerimizi doyuruyor, zamanı gelince aşılarını tekrarlıyor, kedi köpek ve başka hayvanları hastalanınca veterinere götürüyor, popülasyon artışını önlemek ve çok çeşitli tümörlerden korumak için zamanı gelince kısırlaştırıyoruz. Bir şey yapmadan önce ODTÜ ruhunun verdiği bilinçle yararı mı olur, zararı mı olur diye enine boyuna araştırıyoruz. Veterinerlere danışıyor, farklı farklı güvenilir kaynaklara göz atmayı ihmal etmiyoruz. (Örneğin, yavru kedilere kutu süt vermemek gerektiğini biliyor muydunuz?) Hayvanlardan korkan arkadaşlarımız için uzmanlar tarafından ücretsiz verilen sokak hayvanlarıyla iletişim seminerleri düzenliyoruz.
Sizden iki şey istiyoruz. LÜTFEN köpeklerin yurtların içi, yemekhanenin içi, kütüphane içi ve devrimin içi gibi yerlere girmelerine izin vermeyin. Evet bizim için çok hoş görüntüler veriyorlar 200’e yakın like alan fotoğraflar cekiyoruz ama kampüste kalabilmeleri için belli kurallara uymamız lazım. Herkes köpek sevmiyor, korkan olabiliyor. Bu nedenle karşılıklı bazı şeylere uymamız lazım. Lütfen gördüklerinizi dışarı çıkarın. İçeri girmeleri için kapıları açmayın. Açan olursa uyarın.
İkincisi köpekler sizi takip ederek a1 ya da a4 gibi çıkış noktalarına gelirlerse lütfen köpekleri atlatın. Kovalayın, binalara girin arka kapılardan çıkın. Sizi takip etmesinler. Çünkü kampüs dışına çıkınca koruyamıyoruz geri okulu bulamayabiliyorlar. Örneğin geçen Çorba Çukurambarda kaldı, Ateş Cepa köprüde kalmış.
Son olarak, mama ve veteriner masraflarını çıkarmak için kermesler düzenliyoruz. Kermeslerde satmak üzere değişik ürünler (kedi-köpekli 2015 takvimi, el yapımı kitap ayracı-cüzdan-çanta-anahtarlık-yastık) ve yiyecekler (üzerinde köpek resimleri olan kurabiyelerden yaprak sarmasına her şey) yapıyoruz. Bunları yaparken de bol bol eğleniyoruz 🙂
Hayvan sevenleri, hayvanlardan korkanları, hiç dokunamam diyenleri bekliyoruz! Hepinize harika bir 5 yıl diliyoruz 
iletişim adres: odtuhaydost@gmail.com
LÜTFEN KAMPÜSE HAYVAN TERK ETMEYİN, EDENLERİ UYARIN ÇÜNKÜ :kampuse-hayvan-terk-etmeyin
1912509_10205446469390996_4614365579032422770_n
For non Turkish-speaking members:
Welcome to #ODTU #METU
Our beautiful campus surrounded by forest on all 4 sides in which a lot of pet friends live. We, ODTU Pati Dostları, a group of volunteers trying to live healthy and safe together with animals on campus. on campus, there are a lot of cats, dogs, turtles, foxes, hedgehogs and a wide variety of birds.
Their all of the vaccines, internal-external parasites applications full. They are healthy and sweet natured with people they know. You can see many of them around dormitories, student community rooms, and departments 🙂 They love to be pet around their belly 🙂 If you have a little food, you can share with them.
There are many feral dogs living in the woods, but thanks to our volunteered students and these domesticated dogs, they can not get to the campus center. This ensures reducing the biting events. They are with leash and on the collar, their names and communitaion numbers are written. Please, contact with those numbers in case of emergency. there are red-blue bone-shaped Badges 🙂
So what are we doing? We feed our dog, our cat , repeating the vaccine when the time comes. we take cats, dogs and other animals to the vet when they are sick or injured. to prevent the increase their population and to protect them from a variety of tumor we spay them when the time comes. We organize seminars with experts about how to live with the stray animals or about our fear of dogs and cats.
We want two things from you. PLEASE do not allow dogs inside the dormitories, refectory , do not let them into places such as the library or the revolution stadium. Yes, they give us very nice images, but we have to follow certain rules in order to keep them on campus. Many people does not like dogs or they can be afraid of dogs. Therefore, the dogs can be complained and taken to the animal shelter. However, in turkey, shelter are hell, torture houses. Volunteer take care of animals, especially dogs and cats, on campus. This is Turkey. unfortunately, there are feral dogs. But with the help of you we can live together. Unless the law changes, it is impossible to have a campus with zero feral dogs. Please take out them when you see. Do not open doors for them. Warn people letting them inside.
Secondly, dogs can follow you to the a1 or a4 gates. please dodge dogs. Not let them follow you. if they exit out of the campus they cannot find school. This causes danger for them.
Finally, we organize fairs for veterinary costs. we sell different products in Kermes (cat-dog 2015 calendar, handmade bookends-wallet-purse-key-pad) and the food. We also collect plenty of fun memories while taking care of them 🙂
We want to meet you all animal lovers,people who are afraid of animals, we expect those who say I can not even touch them! We wish you all a wonderful 5 year! ❤
Communication: odtuhaydost@gmail.com
odtuhaydost.wordpress.com
Featured post

Kediler Superman Değildir, Uçmayı Bilmezler!

supercat

“Eğer eviniz yüksek bir kattaysa ve bir kedi ya da köpeğiniz varsa, dikkatli olmanız gerekiyor. “Benim kedim akıllıdır, düşmez,” demeyin sakın. Akıllı ve çevik olabilir belki ama yüksekten düşüp hayatını kaybeden pek çok evcil hayvan olduğunu unutmayın.Kedilerin düşmesine en fazla kuşlar sebep oluyor. Bir kez düşen kedi, bir daha düşmeyecek diye de bir şey yoktur.Böyle bir talihsizlik yaşamak istemiyorsanız, yapmanız gereken şey çok basit aslında.

Camlara tel taktırarak evcil dostunuzun hayatını kurtarmanız mümkün.Mutlaka sabit tel taktırılmalı. pratik sinekliğe atlayarak yerinden sökerek düşen ve hayatını kaybeden vakalar vardir. Kediniz erişkin ve kiloluysa mümkün olduğunca dayanıklı tel kullanmalısınız.

Kediniz düştüğünde ilk bakmanız gereken şu: Nefes alabiliyor mu? Dilini yutmuş mu? Ya da dili nefes almasına engel oluyor mu? Yere çarpma sırasında ilk zarar gören yer genellikle çene oluyor ve dolayısıyla dil yırtılarak nefes borusunu tıkayabiliyor. Bu durumda mümkün olan en az hareketle kedinizi sabit bir yere alıp, derhal veteriner hekiminizle irtibata geçmeniz gerekir. İlk düşme anında hiçbir şey yokmuş gibi gözükebilir ama dakikaların dahi önemi vardır.

Kediniz düştüğünde zarar görecek diğer organ idrar kesesidir. Eğer yırtılmışsa, çok acil ameliyata alınması gerekir. Sert zemine düşmelerde hasarlar daha fazla olur, hele düşerken bir yerlere çarpma olduysa çok tatsız durumlar oluşabilir.

Zarar gören bir başka yer omurilik yani omurgalar. Bu durumda kedimizin geri dönülmeyen sakatlıkları oluşabilir. Kediniz felç olabilir, ömrünün geri kalanında idrarını ve dışkısını tutamayabilir. Daha az korktuğumuz kırıklardan bahsetmeye gerek bile yok. Çünkü bunların telafisi olduğundan çok mühim değildir ve hafif atlatmış denilebilir.

“Benim evim yüksek değil, ikinci kat, düşse de bir şey olmaz,” diye önlem almıyorsanız, yanılıyorsunuz. Genelde üçüncü katın altı ve yedinci katın üstünden düşmelerde hasar daha fazla oluyor. Kediler düşerken bacaklarını açar ve paraşüt gibi açılırlar. Bunun için bir mesafeye ihtiyaç vardır, o yüzden üçüncü kattan az olan yerlerde bu etkiyi sağlayamıyorlar. Düşerken bir yerlere çarparsa, dengesiz düşer. Bu da hasarın büyüklüğünü artırır.

Kaynak: Planet Pet Veteriner Kliniği- Veteriner Hekim Tarık Akan

DOĞURAYIM, OLMAZSA VERİRİZ

11138660_776935155736549_6448943498375474560_nYazı B1R.ONE tarafından yayınlanmıştır. Önemli bir konu olduğunu düşündüğümüz için kaynak göstererek paylaşıyoruz. Lütfen bir okuyun!

“DOĞURAYIM, OLMAZSA VERİRİZ

Çocuk yapacaksınız.
Nasıl beklentileriniz var? “Sağlıklı olsun da.” Öyle değil mi? En fazla kız ya da erkek olsun. Ama sonuna mutlaka eklenir: “Sağlıklı olsun da.”

Şöyle beklentileriniz var mı? Geceleri uykumuzu bölmesin; kakasını belirli saatlerde yapsın; diş çıkarırken huysuzluk yapmasın; dişleri kaşınırken mobilyaları kemirmesin; emzirirken mememi ısırmasın; bebekken sinirlenince oraya buraya hatta size vurmasın; tahta kaşıkla değil, ona alınan oyuncakla oynasın; 3 yaşına geldiğinde bezini çıkarsın, “Anne ben artık tuvaleti kullanmaya başlayacağım” desin; hiçbir kötü alışkanlığı olmasın; hiçbir psikolojik sorunu olmasın. Bunlar içinizden ümit edebileceğiniz ama gerçekçi olmayan beklentiler.

Asıl soru şu: Bu saydığım beklentiler karşılanmadığında, bebeğiniz sizi uyutmadığında, komşu şikayete geldiğinde, emzirirken memenizi ısırmayı alışkanlık haline getirip kanattığında, istemediği bir şey olduğunda itfaiye arabasıyla kafanıza vurduğunda, tuvalet eğitimi vermeye çalışırken altına, üstüne, suratınıza, koltuğunuza işediğinde ne yaparsınız?

Şöyle der misiniz? Komşular çok şikayet ediyor, taşınacak durumum yok, amonyağa alerjim çıktı, kocam patırtıdan çok rahatsız oluyor, işim çok yoğun, çocuğuma gerekli eğitimi veremiyorum, bir eşe dosta sorayım, belki daha iyi bakacak birileri vardır, olmazsa da Çocuk Esirgeme Kurumu’na bırakırım, onlar çok iyi bakıyormuş ve sonra tekrar yuvalandırıyorlarmış. Ben de imkanlarım elverdiğinde yenisini yaparım.

Ne yaparsınız? Bu davranışlara çözüm arar, zaman ve sabırla düzeltirsiniz. Çünkü bilirsiniz ki, “sevgi emektir.”

Bu dünyada çocuğunuza sizden daha iyi bakabilecek, ona daha ideal imkanlar sağlayabilecek biri var mıdır? Belki. Çocuğunuz belli bir yaşa kadar size muhtaç bir varlık mı? Evet.

Köpeğiniz ölene kadar size muhtaç bir varlık. Evet köpeğinizi siz doğurmuyorsunuz. Ama doğurmadığınız, fakat sorumluluğunu aldığınız canlıları karşılıksız, koşulsuz ve ömür boyu sevemiyorsanız belki çocuk da doğurmamalısınız. Sadece kendi doğurduğunuzu sevme yetisine sahipseniz bu patolojik bir durumdur. Size muhtaç olan başka canlıları da sevebiliyor ama onları terk ediyorsanız bu da patolojik bir durumdur.

Bir hayvan sahiplenmenin gerektirdiği sorumlulukları, karşılaşılabilecek güçlükleri defalarca kez anlatmamıza ve sahiplenen kişilerin her söylediğimizi kabul etmesine, bizimle aynı fikirde görünmesine rağmen, sahiplendirdiğimiz köpekler aylar sonra da olsa geri geliyor. Sahiplendirdiğimiz ve ailenin bir ferdi olarak hayatını geçiren köpekler de var, o aileleri tenzih ederim.

Sahiplendiğiniz köpek, aklınızdaki köpek modeline uymayabilir. Doğurduğunuz çocuk uymayacağı gibi. Köpek şöyle davransın, böyle havlamasın, şu saatte uyusun gibi beklentilerle köpek sahipleniyorsanız, sahiplenmeyin. Köpekten eve girdiği anda hiçbir beklenti hakkınız yok. Eğitirseniz, beklentiniz olabilir. Çocukta olduğu gibi. Bunun için de sabır ve zaman gerekir. Hiçbir emek harcamadan çeşitli beklentiler geliştirmek bir kişilik bozukluğuna işaret eder.

İnsan türüyle hayvan türünün değerinin eşitliğine inanmıyor olabilirsiniz. Ama köpek, ömür boyu çocuktur. Köpek sahiplenmek, çocuk doğurmaktır. Çocuk için hayatınız, düzeniniz nasıl alt üst oluyorsa, köpek için de olur. İmkanınız elveriyorsa değil, imkanlarınızı köpek için şekilden şekle sokmayı göze alıyorsanız köpek sahiplenin. Bizden bir köpek sahiplenip sonra geri verdiğinizde ne oluyor? Birincisi köpeğin kısmetini kapatıyorsunuz. O esnada başka adaylar varsa çoğunlukla kaybediliyor. İkincisi köpeğin kafasını karıştırıyor, güvensizliğini artırıyorsunuz. Üçüncüsü zamanımızı, enerjimizi, paramızı boşuna harcamamıza neden oluyorsunuz. Bunların hiçbirinin telafisi yok.

Sahiplendiği köpeği sokağa, barınağa, fabrikaya atanlar için söylenecek söz zaten yok. Suç işliyorlar. Kanun uygulanmadığı için ceza almıyorlar. Ahlaksızlar, benciller ve insan doğasının en kötü yönlerini temsil ediyorlar.

Sahiplenmek doğurmaktır, doğurmak da sahiplenmektir. Köpek sahiplenmek, çocuk evlat edinmek, çocuk doğurmak, beraberinde sorumluluklarıyla gelir. Bu sorumluluklar ömürlüktür. Köpek-çocuk karşılaştırmasını adil bulmayanlar, bir köpeğe ömür boyu layıkıyla bakmamış olanlardır.”

Kaynak: https://www.facebook.com/B1R.ONE/photos/a.393647620731973.87304.388937767869625/776935155736549/?type=1&fref=nf

18627_868236003249093_378535592273889604_n

KAY PROJESİ VE PADOK NEDİR?

Pek çoğumuza kampüsümüzdeki köpek sorunu ile ilgili bir bilgilendirme e-postası gelmiştir. Okulumuzda köpek saldırılarının olmayacağı, sakin ve dost köpeklerin bizi koruyacağı, bize yakışır bir çözüm için KAY projesinin uygulanmasını öneriyoruz.

Şu anda okulumuzun köpeklerden tamamen arındırılması mümkün değildir. Bugün kapsamlı bir çalışma ile tüm köpekler yakalanıp götürülse, 3 gün sonra boşalan bölge komşu bölgelerden gelen aç ve susuz yabancı köpekler tarafından doldurulacaktır ve bu köpekler daha saldırgan olacaklardır.

En doğru çözüm, etkin bir kısırlaştırma ile  köpeklerin toplanıp, okulun bilinen, aşılı, sakin köpeklerinin olmasıdır.Kısırlaştırılıp, aşılanıp tekrar alındığı ortama bırakılan sahipsiz hayvan ortama alışkın olduğu ve okul mensupları tarafından da sahiplenildiği takdirde ortama yabancı köpekleri sokmayacak ve bizleri koruyacaklardır.

Projemizin genel amacı kampüsümüzde köpek sayısının makul bir süre içinde hissedilir şekilde azaltılmasını sağlamaktır.Bunu yaparken konunun tüm taraflarını gönüllülük ve katılımcılık anlayışıyla bir araya getirmek ve soruna kalıcı çözüm sağlamak ana amaçtır.

PROJE KAPSAMINDA YAPILACAKLAR

-Okulumuzdan, rektörlüğün ve gönüllü öğrencilerin gözetiminde PADOKlar ile (kafes ya da kapanlarla değil) toplanacak köpekler barınağa götürülecek ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi için ayrılmış olan kafeslere konulacak.
-Kısırlaştırılarak, aşıları ve bakımları yapılan köpekler bir süre barınakta tutulacaklar ve sakin olanları yine rektörlük ve gönüllülerin gözetiminde alındıkları bölgeye bırakılacaklar.
-Bu sirkülasyona ara verilmeden devam edilecek.

-Kısırlaştırılıp, aşıları tamamlanmış ve sakin köpeklerin ODTÜ Mensuplarınca sahiplenmesi ve köpeklerin bulundukları ortamı sahiplenmesi sağlanacak ve böylece bu köpekler yabancı, saldırgan, köpeklerin bölgeye girmelerini engelleyecek.

-Projenin ikinci aşamasında rektörlük ile birlikte belirlenecek bölgelerde besleme noktaları oluşturulacak. Bu nedenle kampüsümüzde düzensiz ve gelişi güzel beslenme yapılmaması çok önemlidir. Artıklar belli bir yerde toplanarak “belirli” besleme alanlarında besleme yapılması projenin işleyebilmesi için önemli bir unsurdur.
-Üniversitede hayvan sevgisi, hayvanlarla birlikte yaşam, korkuyu yenmek, köpek saldırılarından nasıl korunulur gibi konularda seminerler ve bilgilendirme toplantıları düzenlenecek.
-Hazırlanan broşürler dağıtılacak ve afişler asılarak bilgilendirme yapılacak.

HEPİNİZDEN SORUNUN DEĞİL,ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMANIZI İSTİYORUZ.

– “Bu köpekleri beslememize gerek yok. Onları kendi hallerine bıraksak, kendilerini besleyebilirler”

– Bu, doğru değil ne yazık ki.
Bu, ne kampüs köpekleri için ne diğer tüm sokak köpekleri için doğru.
Çünkü onların yaşam alanı KENT’ler.
Kent sokakları, tarla değildir.
Kent sokakları, orman değildir.
KENT, DOĞA DEĞİLDİR.
Sokak hayvanları bizim onları doyurmamıza ve gözetmemize bu nedenle muhtaçtır.

PEKİ KAY PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRİRKEN EN ÇOK DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN ŞEY NEDİR?

Okulumuzdaki köpeklerin yakalanmasında etkin kullanımda olan kafesleri desteklemiyoruz. Çünkü bırakılan kafesler zaman zaman unutuluyor, günlerce bakılmıyor; ki bu da içeri giren köpeğin ölümüne bile yol açabiliyor. Bunun yanı sıra, kafes kapağının kapanması sırasında yaralanmalar gerçekleşebiliyor.

11064430_368663553334606_184968134_o

Şekilde gördüğünüz kafesleri okulun çeşitli ormanlık alanlarında görebilirsiniz. Belki de maalesef içlerindeki köpekleri de…

Kafes yerine kullanılması gerektiğini düşündüğümüz sistemin adı PADOK’dur:

11047282_368663383334623_1702956549_n

Aradaki fark çok bariz değil mi?

KAY-PADOK SİSTEMİ NASIL GERÇEKLEŞECEK? 

  1. YER BELİRLENMESİ:
    • Padok’un kurulacağı yer gönüllüler ve İç hizmetler tarafından belirlenir ve İç hizmetler tarafından Barınak görevlilerine bildirilir. Yer belirlemede:
      1. Köpek grubu yoğunluğu
      2. Yerleşke, durak vb. yerlere ve hayvanseverlerin düzenli besleme noktalarına mesafe kriterleri göz önüne alınır.
    • Besleme işlemini yapacak hizmetli ve yedeği belirlenir.

 

  1. TAŞIMA/YERLEŞTİRME:
    • Padok’un demontajı/taşıması ve yerleştirilmesi /montajı Barınak görevlileri tarafından gönüllülere bilgi verilerek yapılır.
    • Giyotin kapı Padok üzerinde ise Barınak görevlileri tarafından sökülür.
    • Yerleştirme/montaj işine beslemeyi de yapacak gönüllü nezaret eder.
    • Besleme saati mevsimsel koşullar, Barınak görevlilerinin köpekleri almaları için uygun vakit vb konular dikkate alınarak bu aşamada belirlenir.
    • Kampüs sakinleri gereken bilgilendirme çeşitli yöntemlerle (padok üzerinde duyuru, öğrenci-öğretim görevlileri yazışma listesi vb) yapılır.
  2. ALIŞTIRMA:
    • Alıştırma döneminde Padok içinde yiyecek olarak yalnızca kemikle besleme yapılacaktır.
    • Gönüllünün yiyecek talep etmesi halinde Proje Grubu yiyecek temini için gereken düzenlemeyi yapacaktır.
    • Besleme her gün aynı saatte ve günde bir kez yapılacak bunun dışındaki saatlerde kesinlikle besleme yapılmayacaktır.
    • Gönüllü ilk iki günlük gözlem sonuçlarını (PADOK’a kaç köpeğin girdiği, yakın noktalarda besleme yapılıp yapılmadığı, çöp vb. başka besin kaynaklarından doğabilecek etkilenmeler vb) ve varsa önerileri ile birlikte gönüllülere bildirir.
    • Alıştırma döneminin kaç gün sürmesi gerektiğine bu aşamada karar verilir, ayrıca PADOK’un mevcut yerde ne kadar kalacağının kestirimi yapılır.
    • Alıştırma döneminde en az bir kez Padok içindeki köpeklerle birlikte Gönüllü ya da Proje Grubu tarafından fotoğraflanır.
  3. YAKALAMA:
    • Yakalama tarihi ve zamanı, barınak ve gönüllü ile gerekli koordinasyonu sağlayarak belirlenir ve Proje Grubuna bildirilir.
    • Giyotin kapı yakalama işlemi öncesi barınak görevlileri tarafından yerine takılarak bağlanır.
    • Yakalama işlemine Gönüllü ile birlikte fotoğraf çekmek üzere Proje Grubundan en az bir kişi katılır.
    • Yakalanan köpek sayısı varsa içlerindeki küpeliler, yavrular gibi sınıflandırma ile birlikte not alınır. Fotoğrafları ile birlikte KAY arşivine eklenir.
    • Yakalama işlemi belirlenen günde gerçekleşmezse nedenleri ile birlikte raporlanır.
    • Bir sonraki yakalama tarihi ve zamanı yine Muhtarlık tarafından benzer şekilde belirlenir.

 

  1. REHABİLİTASYON DÖNEMİ:
    • Rehabilitasyon döneminde en az bir kez proje ekibi tarafından barınak ziyareti yapılır. Bu ziyarette “Olası yerine bırakma zamanı ve götürülen parti içinden barınakta tutulması gereken köpek var mı?” bilgisi alınır.
  2. YERİNE BIRAKMA:
    • Yerine bırakma zamanı Gönüllü ve iç hizmetler tarafından takip edilir, Barınak görevlileri ile koordineli bir şekilde karar verilir ve Proje Grubu bilgilendirilir.
    • Yerine bırakma sırasında Gönüllü eşliğinde Proje Grubundan en az bir kişi fotoğraf çekmek üzere nezaret eder. Geri getirilen köpek sayısı, götürülenlerle eşleşme vb. bilgiler ve fotoğraflarla birlikte arşive eklenir.

Bu sistem uygulamaya geçtiği takdirde, okuldaki köpek popülasyonunda belirgin bir azalma ve doğru orantılı olarak şikayetlerin minimum düzeye çekileceği açıkça görülmektedir.

LÜTFEN BİZE DESTEK VERİN, BUNU BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRELİM.

ODTÜ HayDost

 

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑